Biz insanlar biyolojik yapımız gereği her zaman sakin, rahat ve risksiz bir yaşam sürdürme eğilimindeyiz. Limbik sistemimiz bizi güvende, konforlu ve huzurlu hissettirecek şekilde durmadan çalışıyor. İşte bunun bir sonucu olarak ‘’Konfor Alanı’’ diye adlandırdığımız kavram ortaya çıkıyor ve aslında bu kavram ismi kadar masum ve rahat değil. Pek çok kişi ‘’Risk alır mısınız?’’ ya da ‘’Değişimlere ayak uydurur musunuz?’’ sorusuna evet şeklinde cevap veriyor ve kendisini yeniliklere/değişimlere açık bir insan olarak tanımlıyor. Peki gerçekten öyleler mi? Hadi gelin hep birlikte inceleyelim…
Konfor alanı; bireyin en az çaba gösterdiği, her şeyin yolunda olduğu ve risk almadan yaşadığı bunun sonucunda monoton ve tekdüze bir hayatın kaçınılmaz olduğu alandır. Tanımıyla birlikte kulağa hoş gelse de aslında sürekli aynı tarzda giyinmek, hep aynı müzikleri dinlemek, işe giderken aynı yolu kullanmak, saçını hep aynı tarzda kestirmek, yeni insanlarla tanışmak ve farklı ortamlara girmeyi korkutucu bulmak, sürekli aynı kişilerle iletişimde olmak, her gününü aynı davranışlarla geçirmek, mekan değiştirdiğinde veya düzeni değiştiğinde tedirgin olmak, hep aynı yemekleri yemek vb. gibi pek çok davranışınızın sebebinin konfor alanını terk etmemekten kaynaklandığını söylesek ne düşünürdünüz?
Konfor alanı kişinin içinde rahat ettiği ve kendini güvende hissettiği her durum için geçerlidir. Örnek verecek olursak; işe giderken her gün aynı yolu kullanan bireyin bu davranışı konfor alanı ile ilgilidir çünkü başka bir yolu kullandığında işe geç kalabilir, kaybolabilir, farklı bir durumla karşılaşabilir...nihayetinde tehlikelidir. Bu yüzden beyni rahat ve güvende hissettiği tek bir yolu tercih edecektir. Örnekten de anlaşıldığı gibi, konfor alanından çıkmak kişiye kaygı, stres ve korku verir fakat gelişimimiz için gereklidir.
Konfor alanı sayesinde rahat ve güvenli bir yaşam sürdürsek de bir süre sonra yaşamımıza tekdüzelik ve monotonluk hakim olmaya başlayacaktır. Bazı bireyler her gün aynı işleri yapmaktan, bir rutin dahilinde yaşamaktan keyif alabilir; tam tersi olarak bu tarz bir hayatı sıkıcı bulanlar da olacaktır. Hep aynı şekilde hareket etmek, hep aynı şekilde düşünmek, hayatın herhangi bir evresinde değişim göstermekten kaçınmak beraberinde yaratıcılığımızı da olumsuz etkileyecektir.
Konfor alanından çıkmak kişiyi daha güçlü, değişimlere açık ve aktif hale getirir. Bu kişilerin hayatında yeniliklere yer veren, değişimi seven, çağın gerektirdiklerinin peşinde koşan, hayatı yakalayan, kendini yenileyen ve sorgulayıcı bir bakış açısına sahip kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Eğer kendinizi geliştirmek ve yeni şeyler öğrenmek istiyorsanız konfor alanınızı terk etmeniz gerektiğinin bilincinde olmalısınız. Konfor alanından çıkmak ilk başta tedirgin edici ve ürkütücü görünse de kişi bunu gerçekleştirdikçe beyin bu duruma -yeniliklere- alışacak, bu durum bir süre sonra yadırganmayacak hale gelecektir. Sonucunda kişiye daha aktif, daha yaratıcı ve doyum verici bir yaşam getirecektir.
İşte size konfor alanınızın dışına çıkmak için birkaç tavsiye:
1) Konfor alanlarızın ne olduğunu tespit edin. Kendinize sorarak başlayın: Ben neleri hep aynı şekilde yapıyorum, değiştiğinde rahatsız olduğum şeyler neler, değiştirirsem nasıl hissederim? Daha sonra bu durumların sizin için konfor olduğunu kabul edin ve değişim için neler yapabileceğinizi düşünmeye başlayın...
2) Küçük adımlar büyük değişimleri getirir, deneyin!
Değişim ve gelişim dediğimiz şey hemen olacak bir şey değil, hele ki konfor alanından çıkmaya alışkın olmayan bir birey için. Bir anda her şeyi değiştireceğim diye uğraşmayın, küçük adımlarla başlayın. Mesela saçınızı farklı bir model kestirin ya da dolabınızda olmayan bir renkte kıyafet satın alın…
3) Korkularınızla yüzleşin.
Örneğin büyük topluluklar karşısında konuşma yapmaktan çekiniyorsunuz çünkü heyecanlanıyor ve ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz...Böyle bir korkunuzun olduğunu kendinize itiraf etmeniz ve onu kabul etmeniz, üstesinden gelmek için neler yapabileceğinize dair sizi harekete geçirecektir.
4) Yeni şeyler deneyerek başlayın! İşyerinde veya okulda, kendi arkadaş grubunuz olabilir ve sürekli birlikte takılabilirsiniz. Bu durum sizi bir monotonluğa sokacak ve diğer insanlarla konuşmaya ihtiyaç duymaz hale getireccektir. Selam verin, günaydın deyin, hal hatır sorun...etrafınızda her gün gördüğünüz ama iletişime geçmediğiniz pek çok insan olduğunu fark edeceksiniz. Yeni insanlar, yeni ortamlar, yeni ilişkiler...her zaman sizi yenileyecek ve geliştirecektir.
5) Risk almaktan korkmayan ve cesur insanlarla vakit geçirin.
Etrafınızda sürekli aynı rutinde yaşayan ve aynı şeyleri yapan, monoton insanlar bulunuyorsa ister istemez bu durum sizin davranışlarınızı da etkileyecektir. Farkında olmasanız ve bunun sizi etkilemediğinizi söyleseniz dahi... Risk alan, cesur davranan insanlar her zaman konfor alanının dışına çıkmış aktif, hareketli, deneyime açık bireylerdir. Onlarla vakit geçirmeniz ve arkadaşlık kurmanız, sizi de cesaretlendirecek ve motive edecektir.
Değişmekten ve adım atmaktan korkmayın. Yerinizde saymayın. Hareketsiz kalmayın. Gelişin, geliştirin ve bir saniye dahi durmayın! Konfor alanından çıktığınız ve daima yeniliklere yelken açtığınız, cesur ve üretken bir hayat sürmeniz dileğiyle…
“Çoğumuz için en büyük tehlike, hedefi yukarı çekip ulaşamamakta değil, çok aşağılarda tutup ulaşmaktadır.”
Michelangelo
Comments