top of page
  • Yazarın fotoğrafıSüeda Olgun

BURÇLAR VE ORTAYA ÇIKIŞI

Başak, Terazi, Balık, İkizler ya da Aslan… Her biri farklı isimlerde ve birbirinden farklı özellikleri barındırarak insan kişiliğine ve davranışlarına etki ettiğine inanılan tam on iki burç! On iki ayrı karakter, belki de on iki ayrı dünya var burçlarda. Kimileri inanıyor, kimileri ise inanmasa dahi önüne çıktığı anda kendi burcunun günlük yorumlarını okumadan geçemiyor. Aman Balıklar çok duygusal olur, Aslan kadar kibirlisini görmedim, bu Yayların aklı hep beş karış havada canım!, İkizler de pek bir değişken! O kadar yorum yapıyoruz, o kadar inanıyoruz ki ilişkilerimizin ilk adımı karşımızdakinin burcunu öğrenmekle başlıyor. Günlük yorumları okuyup hareketlerimizi ona göre belirlediğimiz bile olabiliyor. Peki nedir burçlar? Kim ortaya çıkarmış ve nasıl çıkmış? Birlikte öğrenelim… Astroloji Nedir? Yıldız anlamına gelen “astro” ve bilgi anlamına gelen “logos” kelimelerinden türeyen astroloji, kısaca Güneş, Ay, gezegen ve yıldızların konumlarının yeryüzündeki olaylarla ilişkilendirilmesidir. Astroloji, geçmişi yazılı tarihin çok öncesine dayanan bir kültür birikimi ve gökyüzü dili olarak tanımlanabilir.

İlk çağlardan bu yana insanlar yeryüzünde karşılaştığı pek çok sorunun cevabı için gökyüzüne bakmıştır. Işığın çok az olduğu karanlık zamanlardan bu yana, gökyüzünü aydınlatan ay ve yıldızlar pek çokları için yol gösterici olmuştur. Güneş, astrolojik haritaların en önemli göstergesidir. Dönemin ışığını, enerjisini ve motivasyon şeklini gösterir. Güneş ile birlikte Ay ve diğer tüm gezegenler kendi etraflarında ve Güneş’in etraflarında döner ve tüm astrolojik göstergeler bu hareketlere göre değerlendirilir. Astroloji size gelecekte ne gibi etkiler içerisinde kendinizi hissedebileceğinizden sizi haberdar edebileceğini iddia eder. Eskiden astrologlar gök günlüğü adı verilen ve gökyüzü konumunun gün, ay ve yıl olarak gösteren bir kitap ve ev tabloları kullanarak Yıldız Haritası grafiğini çıkartırlardı. Nasıl ortaya çıkmıştır? İnsanoğlu en eski zamanlardan beri gökyüzüne ve gökyüzündeki cisimlere, yıldızlara ve gezegenlere, büyük önem vermiştir. Gök olaylarına bakarak kehanetlerde bulunmak, özellikle de felaketleri kestirmek, tarihte pek çok toplumda gözlenmiştir. Bazı toplumlar uzun süre boyunca gezegenlere tapmışlardır ve bu dini anlayış, günümüzde çok az da olsa hala bazı toplumlar ve insanlar tarafından sürdürülmektedir. Bunun ilk yazılı örneği Mezopotamya'daki Asur ve Babil uygarlıklarındadır. Bilinene göre astroloji ilk kez M.Ö. 3.000’lerde Mezopotamya’da ortaya çıkıyor. İlk astrologlar Sümerli rahipler. Politeist bir inanç sistemine sahip Sümerlerde bazı tanrı ve tanrıçalar diğerlerinden daha fazla özellik taşıyordu. Ay tanrısı Nanna, Güneş tanrısı Utu ve Venüs’ün tanrıçası İna. Bu dönemden sonra tüm tanrı ve tanrıçalar yıldızlarla özdeşleştirilmeye başlanıyor. Böylece yıldızları gözlemlemek Sümerler için bir tür ibadet desek yeridir. Ziggurat adı verilen gözlem evi ve tapınak işlevleriyle kullanılan piramitlerin de bu yüzden inşa edildiği düşünülüyor. Gözlemlerine devam eden ve notlar alan Sümerler bu bilgilerin günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Sümerlilerin gözlemlerine göre ayın büyümesi 14,5 gün sürüyor, küçülmesi de aynı sürede gerçekleşiyor. Gökyüzünü inceledikçe gök cisimlerinin bazı pozisyonları ile savaş, kıtlık, hasat vb. olayları eşleştiren Sümerlerin gökyüzüne bakarak gelecek tahminleri yapmaya başladığı ve bir burç sistemi geliştirdiği söyleniyor.

Güncel Astrolojinin Temeli Güncel astrolojinin temelini oluşturanlarsa Kaldeliler. Güneşin de diğer gezegenler ve ay gibi bir eksende döndüğünü fark eden Kaldeliler -Sümer zodyağında 18 olan (Venüs'ün döngüsü aşağı yukarı 18 ay sürüyor)- burç sayısını 12’ye indirdi. 12 zodyak işaretini yani her burcu 30’ar derecelik açılarla böldü. Kaldeliler bu yeni zodyaktaki yıldızlara yeni isimler verdiler ve bugün kullanılan burç sistemi ortaya çıktı. Kalde astrolojisi bugünkü Yunan ve Roma astrolojisinin de kökeni kabul ediliyor.

Burçların Sınıflandırılması Zodyak, başka deyişle burçlar kuşağı; Koç burcu, Boğa burcu, İkizler burcu, Yengeç burcu, Aslan burcu, Başak burcu, Terazi burcu, Akrep burcu, Yay burcu, Oğlak burcu, Kova burcu ve Balık burcu olmak üzere 12 burçtan oluşur. İlk 6 burç biraz daha bireysel ve kendine dönükken, diğer 6 burç ise daha toplumsal, evrensel burçlar olarak bilinir. Zodyağın ilk burcu Koç burcu en katıksız, saf, doğal ve son burcu Balık burcu ise ardındaki 11 burcun tüm özelliklerini üstüne almış ve dolu olarak bilinir. Astroloji, Zodyağın 12 burcunu: öncü, sabit, değişken olarak 3 nitelik grubuna ayrılır. Koç Burcu, Terazi Burcu, Oğlak Burcu ve Yengeç Burcu öncü niteliktedir. Bu burçlar lider, ne istediğini bilen, yolundan döndürülemeyen özellikler taşır. Boğa Burcu, Akrep Burcu, Aslan Burcu ve Kova Burcu sabit niteliktedir. Bu burçlar, kolay kolay fikir, yer, ortam, eş, arkadaş değiştirmez. İkizler Burcu, Yay Burcu, Başak Burcu ve Balık Burcu ise değişken niteliktedir. Uyum kabiliyetleri yüksektir, her türlü değişime açıktır ve kolay adapte olurlar. Burçlar ve Elementler Burçlar Ateş, Toprak, Hava ve Su olmak üzere dört ayrı element grubuna ayrılır. Burçların özellikleri de bu dört sınıfa göre değerlendirilir. Ateş; ataklık, cesaret, dinamizm ve güçle ilişkilidir. Koç, Aslan ve Yay burcu “Ateş” elementinden burçlardır. Toprak; sağlamlık, dayanıklılık, uzun ömür ve sabırla ilişkilendirilir. Boğa, Başak ve Oğlak burcu “Toprak” elementindendir. Hava; akıl, zekâ, beceri, kıvraklık ve hareket getirir. İkizler, Terazi ve Kova burcu “Hava” elementinden burçlardır. Su; duygusallık, derinlik, hassasiyet, sezgi getirir. Yengeç, Akrep ve Balık burcu “Su” elementindendir.

Osmanlı Döneminde Astroloji Osmanlı dönemi klasik eserlerinden 1427'de yazılmış Murad-name, 51 maddede dönemin kültürel ve sosyal yapısını aktarırken 31. madde astrolojiye ayrılmıştır. Maddede müneccim olmanın niteliklerinden, takvim hesaplamaya, yıldız ve gezegenlerin adlarına ve niteliklerine kadar genel olarak astroloji anlatılmaktadır.

Müneccimbaşılık kurumuna erken Osmanlı döneminde rastlanmazken Fatih ve II. Bayezid bu dönemi açan kişiler olarak anılabilir. 17. asrın ikinci yarısından sonra bizzat hekimbaşılık kurumuna bağlanır. Saraydaki nüfuzları, Evliya Çelebi'nin IV. Murad devrindeki bir geçit töreninde müneccimbaşının Anadolu ve Rumeli kazaskerleriyle yan yana gitmesiyle örneklendirilebilir.

Kaynakça: https://tr.wikipedia.org http://neyazarsann.blogspot.com/ https://www.elle.com.tr/astroloji

518 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page