Psikoloji Denildiğinde Akla İlk Gelen Kişi Kimdir?
Psikoloji denildiğinde herkesin aklına gelen Sigmund Freud oluyor fakat psikoloji bilimine en az onun kadar çok ve önemli katkıları olan kişileri de unutmamamız gerektiğini bilmeliyiz. Örneğin İsviçreli bir psikiyatr olan ve aynı zamanda analitik psikolojinin de kurucusu olan Carl Gustav Jung.
Carl Jung, 20. Yüzyılın ortalarında bilinç dışını çözmek için bir test oluşturdu. Bu testin adı: “Kelime Bağdaştırma Testi.” Farklı ekollerin temellerine dayanan bu testi oluştururken Jung’un amacı bilinç dışının dışa vurumunu anlamak ve onu analiz etmek için uygun yollar keşfetmekti. Bu yolla da uzmanların bilinç dışını anlaması ve bunun sonucunda da hastanın özgürlüğünü ve refahını engelleyen problemler açığa çıkacaktı.
Bilinç Dışı Nedir?
Peki, neydi bu bilinç dışı? Bilinç dışı, Freud’un psikanaliz kuramında geliştirilmiş bir kavramdır. Buna göre bilinç, ikili bir nitelikte bir yapıya sahiptir. Yani bilinen bilinç durumlarının ötesinde görünmeyen bir yapı daha vardır ve o yapıya bilinç dışı denir. Bilinç dışı, bilinç durumunu etkileyen esas şeydir. Freud, bilinç dışına rüyalar, edim hataları gibi bazı yollarla ulaşılabileceğini söylemiştir. Bu bölgede istenmeyen, kabullenilmeyen, yasaklandığından dolayı bastırılıp unutulan anılar, çatışmalar ve temel biyolojik içgüdülerin (saldırganlık, cinsellik) bulunduğu söylenir.
Jung, travma ve kompleksler konusunu araştırmaya başladığında, Jung’a göre de onları anlamak ve açığa çıkarmak için kullanılabilecek yol rüyalardı. Rüyalara ek olarak aktif bir hayal gücü ve fanteziler yoluyla da açığa çıkarılmaları mümkündü. Jung, danışanları ile yaptığı çalışmalar esnasında bazı kelimelerin ve ifadelerin de bilinç dışı için uyarıcı olabileceğini ve tepkiler oluşturabileceğini keşfetti. Bu tepkileri ortaya çıkarmak, travma, korkular ve çatışmalara ulaşabilmek için bir diğer yöntemin de anahtar kelime grubunu akla getirmekle gerçekleştirilebiliyordu. Jung, bu teorisini test edebilmek adına kelime bağdaştırma testini geliştirdi.
Kelime Bağdaştırma Testi Nasıl Uygulanır?
Jung’un oluşturduğu bu test uygulanırken, uygulayıcı danışana bir kelime söyler ve sonrasında danışan aklına gelen ilk kelime ile bunu cevaplandırır. Testte danışana 100 uyarıcı kelime söylenir ve danışanın bu kelimelere hızlı bir şekilde aklına gelen ilk kelimeyi yüksek sesle söylemesi gerekir. Yani cevaplandırmalarda esas olan şey hızlı ve otomatik yapılmasıdır. Uygulayıcının bu esnada yapması gereken bir diğer şey ise danışanın kelimeler söylendiği andaki fiziksel ve duygusal tepkilerin analizini yapmaktır. Uygulayıcı, söylenen kelimeleri yazarken yanıt için gereken süreye ve danışanın rahatsızlık düzeyine de dikkat etmelidir. Test tamamlandıktan sonra elde edilen 100 kelime ile birlikte yorumlanması işlemini de uygulayıcı yapacaktır.
Uygulama ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise testin uygulanacağı kişidir. Çünkü Jung’un da özellikle belirttiği gibi, bu test herkes için yararlı değildir, herkese uygulanamaz. Teste karşı koyan ya da testi ciddiye almayan kişilere, yaşlı kişiler, anlama zorlukları, nörolojik sorunlar, gelişim problemleri ya da benzeri konularda dil sorunları deneyimleyen kişilere uygulanamaz.
Jung, çalışmaları sonucunda bu testin aile terapilerinde kullanıma çok uygun olduğunu gördü. Bu şekilde kullanıldığında benzer tepki kalıplarının gözlemlenebildiğini gördü. Bu durum da birden çok sorunun kökeninin tanımlanmasını sağladı. Fakat Jung aslında deneysel psikiyatriye derin bir ilgi duyuyordu ve bu sebeple de bir süre sonra bu ilgisi büyüdü ve testi uygulamayı bıraktı. Testin uygulayıcısı olan diğer profesyoneller tarafından 2005 yılına kadar kullanılmaya devam edilen bu test şu an yalnızca Jungiyen terapi programlarında ya da tamamlayıcı bir projektif tekniği olarak kullanılmaktadır.
Kelime Bağdaştırma Testine Güvenebilir Miyiz?
Bu testin güvenilirliğini bizlere gösteren bazı çalışmalar da yapıldı. Bu çalışmalardan biri 2013 yılında Dr. Leon Petchkovsky tarafından yapılan çalışmadır. Bu çalışmada manyetik rezonans görüntüleme (MR) teknikleri ile bu testin uygulandığı kişilerde nörolojik tepkilerin oluştuğu görüldü. İnsanların duyduğu bazı kelimeler, onlardaki ayna nöronları aktif hale getirdi. Ayrıca amigdala, hipokampüs, insula ve diğer bölgelerde gerçekleşen bazı beyin aktiviteleri olduğu da görüldü. Elde edilen sonuçlar travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişiler için çok yardımcı oldu. Elde edilen bu kanıtlar sayesinde kelimelerin duyguların, bizler tarafından genellikle görmezden gelinen düşüncelerin ve anıların bilinç düzeyine getirilmesinde rol oynadığı bulundu.
Comments