Günümüzde dillerde dönüp duran bir kelime, bir düşünce akımı var; Feminizm. Feminizm hakkında bilinen doğrular olduğu kadar, doğru bilinen yanlışlar da maalesef ki var. Hatta doğrulardan daha çok bilinir hâle geldi desek yeridir... Feminizm hakkında bu denli doğrulardan çok yanlışların bilinmesi oldukça acı bir durumdur. Bu sorunun çözülmesi için ilk adım feminizmin ne olduğunun öğrenilmesidir.
Feminizm Nedir?
Feminizm, 18.yy’da Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlar tarafından ortaya atılmış ve savunulmuş, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulmuş, kadının siyasal ve toplumsal haklar açısından erkeklerle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirme amacıyla çalışmalar yapan akımdır.
Feminizm Erkek Düşmanlığı Mıdır?
Feminizm hakkında yanlış bilinen ve en çok bilinen yanılgı feminizmin erkek düşmanlığı olduğudur. Feminizm, erkek düşmanlığı değildir ve cinsiyet eşitsizliğinin gündeme gelmesini hedef alan bir akımdır. Hatta feminizm, erkek düşmanlığı olmadığı gibi, ‘lezbiyen’ ve ‘anarşist’ olmak da değildir. Bu akımın anlamı, bu ayrıştırıcı tanımlamalardan çok daha fazlasıdır. Toplumsal eşitliği savunan bir düşünce hakkında, eşitliği reddeden ve kişileri ayrıştırmayı hedef alan betimlemeler kullanmanın mantığı tam olarak ne olabilir, daha doğrusu mantığı var mıdır?
Sadece Kadınlar mı Feministtir?
Feminizm nasıl ki erkek düşmanlığı değilse sadece kadınlar için var olan bir akım da değildir. Erkekleri de yakından ilgilendirir. Şöyle ki; feminizm, gerçek eşitliği ortaya koymayı amaç edinmiştir. Bu yanılgıyı yaratan şey Latince’de ‘’kadın’’ anlamına gelen ‘’femina’’ kelimesinden türemiş olması olabilir. Evet, ‘’kadın’’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve feminizmin temeli kadın özgürlüğüne dayanır fakat bu durum erkeklere karşı art niyetli değildir.
Feminizm, cinsiyetle ilişkili olan unsurları araştırıp, analizini yapar. Amacı cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, genel sorunları araştırmak ve çözümünü sağlamaktır.
Yani erkekler de feminist olabilir ki zaten feminizmi savunan erkekler de vardır.
Feminizm, az önce de bahsettiğimiz üzere, kadın-erkek eşitliğini savunur ve bu eşitliği savunmanın da kadın olmak gibi bir şartı yoktur. Erkekler de kadınlar gibi feminist olabilir, sorunların çözümü için emek gösterebilir.
Başka bir yanılgı da; feminist olduğunu iddia eden bir erkeğin tek amacı kadınları tavlamak değildir. Fakat burada ek bir parantez açmakta da fayda vardır çünkü nasıl ki her ‘kadın’ feminist aynı değilse her ‘erkek’ feminist de aynı değildir. Gerçekten feminist düşünceye sahip mi yoksa ortaya laf atma amaçlı bir söylem mi olduğunu analiz edip anlamak ayrı bir konudur.
Feminizmin Derdi Kiminle?
Başka bir yanılgı da feminizmin erkeklerle bir derdi olduğudur. O kadar alakasız ki! Feminizmin derdi, ataerkil söylemler ve ataerkil yapılardır. Ataerkil düzen, ezme ve ezilme ilişkisine dayanır ve feminizm de bu düzen ile mücadele eder. Yani bu düzene dahil olan her şeye karşıdır.
Feministler Aşık Olabilir / Evlenebilir mi?
Bize çok komik gelen ve maalesef çevremizdeki bazı insanlardan duyduğumuz yanılgı da şu oldu:
‘’Madem feministsin o zaman aşık olamazsın, evlenemezsin.’’
Feministlerin de birer insan olduğu ve duyguları olduğu unutulmamalıdır. Feminizmin yalnız yaşamak, karşı cinse nefret duymak gibi bir koşulu yok. Feminizm, yalnızca bir adalet arayışıdır.
Feministler Dişiliğini Yitirmiş Agresif Kadınlar mıdır?
Feminist olup aynı zamanda da agresif olan bir kadını gördüğünüzde ona karşı yönlendirilmiş bazı çirkin söylemlere şahit olmanız da olasıdır. Dişiliğini yitirmiş, erkekleşmiş veya eş bulamamış, çirkin kadın gibi sıfatlar direkt olarak agresif bir feminist kadının üzerine yapışır. Halbuki bu kadınların agresifliğini -en azından feminizm konusunu temel alarak düşünürsek- bu uygunsuz sıfatlarla değil de yıllardır süregelen adaletsizliğin verdiği öfkede aramamız gerekiyor.
Ek olarak da unutmamalıyız ki bir ‘’insanın’’ agresif yapıya sahip olması direkt olarak düşünce yapısıyla değil aynı zamanda da kişiliği ile alakalıdır. Ki bu durum en az diğer karakter özellikleri kadar doğaldır.
Feministler, Cinsiyetçi ve İnsan Haklarına Karşı Bireyler midir?
Son noktayı yine en bilindik yanılgı hakkında birkaç cümle daha sarf ederek koymak isteriz; feminizmin tarihinde, ilk ortaya çıkışında ana başlık olarak kadın haklarıyla ilgili olduğunu görüyoruz. Fakat bilgilerimizi edinirken araştırmaları tamamlamanın ve birçok kaynaktan faydalanmanın önemini de yadsıyamayız. Her ne kadar feminizm ilk başlarda sadece kadın haklarıyla ilgili gözükse de bununla sınırlı kalmamıştır.
Bu akım, eşit bir dünyayı savunur. İlk yıllarından itibaren eşit vatandaşlık haklarının savunulmasında, köleliğe karşı durulmasında, sınıf mücadelesinde, ırkçılığa karşılık gibi konularda da feministleri görmek mümkündür. Kısaca özetlemek gerekirse; feministler, ‘’insan hakları’’ konularının gelişmesine katkı sağlamıştır.
Peki, Bu Yanılgılar Nereden Geliyor?
Bu yanılgıların doğruluğunu savunan ve feminist olduğunu söyleyen kimseler bu yanlış algıları yaratıyor. Bunun çözüm yolu da özeleştiriden geçiyor. Bu özeleştiri dönemini geçersek, doğrulara gözümüzü açıp, at gözlüklerimizden kurtulursak güzel günler çok yakın. Fakat önümüzde bazı engeller var...
Güzel Günlerle Aramızda Ne Var?
Kadına şiddet, cinsiyete bağlı olarak maaş oranlarında eşitsizlikler ; gece sokakta yürümenin cinsiyete bağlı olarak değişkenliği, taciz ve tecavüz olayları var…
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İçin Kimler Neler Yapabilir?
Her birey toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda elinden geleni yapmalı çünkü nasıl ki küresel ısınmayı engellemek için bir ya da birkaç insanın çabası yeterli değilse toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin engellenmesi için de aynı durum söz konusudur.
Bilinçlenmeliyiz ve yanlış algılardan arınmalıyız. Çünkü ancak o zaman motorları maviliklere sürebiliriz...
Comentários