Yazarlarla sohbet serimize hoş geldiniz! Sizleri bugün, yüreği pırıl pırıl, çok naif ve bir o kadar da eşsiz bir insanla aynı masada bir araya getirip bir kahve molasında yanınızda olacağız... Size bu yazarın biyografisinden bahsetmeden önce kendi eseri olan Önemli Bir Gün’ün arka kapağından bir alıntı ile biyografisini aktarmak istiyoruz. Buyursunlar efendim;
''Bu kitabın yaratıcısı Parlak Yazarlar Kafesi’nde kahvesini DNA’lı içer. Aynı anda yan masada sevgilisine mektup yazan kadının elinin hamurundan bir parça alıp Paulo Coelho böreği de yapabilir. Düş gücüyle bir çulluk sürüsünün kaderini değiştirebilir. Bir incir ağacı ile bir gökkuzgununu Datça’daki eski bir değirmende buluşturduğu gibi, isterse Ege ile Akdeniz’i yanak yanağa getirebilir. Bir sihirbazdan söz ettiğimi sanabilirsiniz. Eh, Burcu Seçmeer biraz öyledir. Ahtapotları pusula olarak kullanan bir yazardır o. Öykülerinde tren düdükleri bile yüksek topukludur. Onları tamamlarken yazdığı harfler marangoz olarak işe aldığı bir siyah karınca sürüsü tarafından zımparalanmış gibidir. Burcu Seçmeer biraz ateş, biraz çağlayan, biraz sis ve epey Alice’dir. Sınır tanımayan düşleri bu dünyaya sığmaz, gökadalar arasında gidip gelir. Bu kitabı okuyanlar da bu yüzden, “Biz bir kitaba binip uçtuk!” diyebilirler. “Çılgınca güzel bir gökyüzü tanığımızdır!”
- AKGÜN AKOVA
Şimdi ise tahmin edeceğiniz üzere ‘’wikipedia’’ bilgilerine geldi sıra! Burcu Seçmeer hem bir yazar hem de bir oyuncu. Aynı zamanda, kendisinin de dediği gibi, hem bir hayalperest hem de uçmak, yüzmek, müzik, tiyatro ve sanat meraklısı! J Ankara Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümünden mezun olduktan sonra Los Angeles’ta, UCLA Extension Entertainment Studies sertifika programına katıldı ve Chris Mulkey'den oyunculuk dersleri aldı. Bahçeşehir Üniversitesinde oyunculuk yüksek lisansı yaptı. Aksanat, Tiyatro Kare, Talimhane Tiyatrolarının oyunlarında yer aldı; Figaro'nun Düğünü, Bir Evlenme, Woyzeck, Ben Patronum, Pippa oyunlarında ve Nescafe 3’ü 1 Arada ve Arzum reklamlarında rol aldı. Oyunculuk kariyeri bu şekilde devam eden Burcu Seçmeer aynı zamanda da ‘’Önemli Bir Gün’’ ve ‘’Doku’’ adlı kitapların da yazarı. Artık lafı daha fazla uzatmadan kahveleriniz de hazırsa sohbetimize başlayalım!
8:10 Vapuru: Merhaba, öncelikle nasılsınız? Misafirimiz olup bu sohbette bizi yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ederiz. Malumunuz bu sohbetlerimiz ‘Kahveli Sohbetler’... Kahve seçiminin insanın karakterini analiz ederken kullanılabilecek bir ölçüt olduğu da bilimsel bir hal... Dolayısıyla ilk sorumuz geliyor; Kahvenizi nasıl alırsınız?
Burcu Seçmeer: Gayet iyi ve keyifliyim çok şükür. Türk kahvemi sade alabilirim ama yanında bir lokum ya da bir parça çikolataya da hayır demem.
8:10 Vapuru: Türk kahvenizi getiririz de yanında tatlınızı getirmez miyiz hiç? Öyleyse sohbetimize başlayalım yavaş yavaş... Biyografiniz bir yana bizim merak ettiğimiz başka bir şey var... Sizin duygusal dünyanız. Burcu Seçmeer’in yüreğinde ve zihninde işler nasıl yürür? Emir ve komuta yürekte midir akılda mı?
Burcu Seçmeer: Hımmm, sanırım duruma göre değişiyor. Bazı durumlarda sezgilerim kuvvetlidir ve yüreğimin sesini dinlerim. Hatta dinlemeye gerek kalmadan o yöne doğru çekilir, eyleme geçerim. Fakat hayatımın genelinde analitik bir düşünce yapım var. Fazla düşündüğümü düşündüğüm zamanlar bile olur. Galiba bu iki halin en iyi dengelendiği alan yazmak. Hayal gücü konusunda yüreğimi çok özgür bırakırım. Ama öykünün kurgusu ve anatomisi üzerinde akılcı çalışmaya özen gösteririm.
8:10 Vapuru: Hayatınızla ilgili aldığınız kararları dengelemek ve bu dengeleme sürecinde yazmaktan yararlanmanız... Bundan daha güzel bir seçim olamazdı! Bugüne kadar her insan gibi çok şey yaşadığınızdan eminiz. Özel hayatınıza tabii ki girmeyeceğiz ama bu yoldan giderek dolaylı bir soru sormazsak da merakta kalırız. Yaşadıklarınızdan yola çıkarak belirlediğiniz, hayat felsefeniz nedir?
Burcu Seçmeer: Yapmayı en sevdiğim, mutlu olduğum, beslendiğim şeyleri işe ve yaşam biçimine dönüştürmek. Bunları yaparken de en çok kendimi keşfetmek; kendimi var etmek ve bana özgü olanı ortaya çıkarmak. Coğrafyaların, kültürlerin, insanların ve hikayelerin peşinden gitmeyi seviyorum. Bir de varlığımı üretken kılmak. Beni en çok heyecanlandıran şey yaratıcılıktır.
8:10 Vapuru: Yaratıcılığınızı hiçbir durumda yadsıyamayız. Bunu kanıtlayacak iki eşsiz eser varken nasıl yok sayabiliriz ki? Sıra geldi altına imzanızı attığınız o güzel işlerden bahsetmeye! Önce oyunculuk... Oyunculuğa başlama serüveninizden bize biraz bahsedebilir misiniz? Bu kararı nasıl aldınız, okurken neler yaşadınız, bu serüvende başınıza gelen ve asla unutmam diyeceğiniz bir olay var mı, varsa nedir? Burcu Seçmeer: Aslında her şey yine yazıyla başladı. Oyunculuktan yazarlığa geçtim gibi görünüyor ama öyle değil. Orta sonda bize öyküler yazdırıp sınıfta okutan Serpil Karaoğlu adlı harika bir Edebiyat Öğretmenim vardı. Her zaman adını şükranla anarım. Onunla yolumun kesişmesi hayatımın seyrini değiştirdi. Bir sefer yazdığım öyküyü okuttu sınıfta. Baktım herkes beğendi; alkış kıyamet. Okuma şeklimi, canlandırmalarımı, diyaloglarımı sevdi arkadaşlarım. Ben tabii alkışları alınca kimyanın, matematiğin pabucu dama atıldı. Tüm motivasyonum her hafta bir öykü yazıp onu sınıfta okumak oldu. Sonra bir gün Serpil Hoca beni yanına çağırıp.” Konservatuar’da tiyatro bölümü var düşünmez misin? Kabiliyetlisin.” dedi. Düşünmez miyim? Bayıldım bu fikre. Daha o dakika bunu yapmaya karar verdim ama sınavlarına girmek için lisenin bitmesi gerekiyordu. O üç yılın her gününü saydım, sabırla bekledim diyebilirim. Anı olarak da Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü giriş sınavında pantolonumun fermuarı patlamıştı onu hatırlıyorum. Zaten heyecanlıyım. Elim kolum titreye titreye rol yapıyorum; bir de aklım çengelli iğneyle tutturduğum pantolonumda! Kulak sınavı için şarkı hazırlamamızı da istemişlerdi. Ben o zaman hayranı olduğum Sezen Aksu’dan Küçüğüm şarkısını söylemiştim. Şarkı bitince büyük oyuncu rahmetli Cüneyt Gökçer “Üzülme üzülme büyürsün elbet.” demişti.
8:10 Vapuru: Ne güzel bir hikaye! Bir gün sizin sesinizden de canlı canlı ‘Küçüğüm’ şarkısını dinleyebiliriz umarım. Oyuncu adaylarına vereceğiniz tavsiyeler nelerdir? Biz izlemeyi sevenler için vereceğiniz tavsiyelere de açığız. Tiyatro olur, dizi/film olur; gönlünüzden geçen her tavsiye kabulümüz!
Burcu Seçmeer: Oyuncu adaylarına tavsiyem çok iyi birer gözlemci olmaları. Hem kendi duyguları, hal tavırları, düşünceleri hem de diğer insanların duygu ve düşünceleri konusunda. Bedenlerini bir enstrüman gibi kullanabilmeleri önemli özellikle tiyatroda. Kültür sanat faaliyetlerinin her dalından beslenmek çok işlerine yarar. Seyirciler için de çeşitli tiyatro oyunları, dünya sinemasından seçkiler, senaryosu başarılı diziler izlemelerini tavsiye ederim. Sanatta çeşitlilik insanın vizyonunu geliştiren bir şey. Bu sene izlediklerimden tiyatro olarak Damdaki Kemancı, Berlin Zamanı ve Balat Monologlar Müzesi oyunlarını beğendim. Dizi olarak Dark ve İstanbullu Gelin. Film olarak da Suyun Sesi, I Tonya ve Kutsal Geyiğin Ölümü.
8:10 Vapuru: Ne güzel tavsiyeler bunlar, çok teşekkür ederiz! Şimdi de sıra yazma serüveninizde... Nasıl başladınız, neler yaşadınız? Eğer ki varsa ve paylaşmak isterseniz bu serüvende yaşadığınız bir anınızı dinlemek bizleri çok mutlu edecektir. Burcu Seçmeer: Çocukken günlüklerle, ortaokulda hikayelerle başladı her şey. Ama daha da eskiye gidelim dersen bence hayal kurmayı çok sevmekle, uykusuz bir çocuk olmakla ve bayılarak okuduğum Pippi Uzun Çorap kitaplarıyla başladı. Hiç unutamadığım bir gün ise ilk kitabım Doku’nun Kadıköy Leman Kültür’deki ilk imza günüdür. “Şimdi bu insanlar benim kitabım, benim imzam, benim hikayelerim için mi bekliyor bu sırayı?” diye sevinç gözyaşları dökmüştüm için için. Tarifsiz bir mutluktu.
8:10 Vapuru: Tabii ki sizin için bekliyorlar! Ve inanın o insan kalabalığı kaç kişiydi bilmiyorum ama siz ve eserleriniz o kalabalığın tonlarca katını hak ediyorsunuz. İki adet çok kıymetli eserin altına adınızı yazdınız ve okurların yüreğinde derin bir iz bıraktınız; şimdi bu iki kitabı arka kapaklarından değil de sizden dinlesek okumamış olanları bu iki eserle nasıl tanıştırırdınız? Dışarıdan bir gözle baksanız ‘’Önemli Bir Gün’’ ve ‘’Doku’’yu nasıl değerlendirirsiniz? Onları yazarken kendinizden hangi parçaları feda edip bu iki esere bıraktınız?
Burcu Seçmeer: Hayal gücümü, yazı dilimi, duygularımı ve bilgilerimi bıraktım. Gerçekle fantastik olanı harmanladım. Ezber bozmayı, olamaz denileni oldurmayı seviyorum yazıda.
8:10 Vapuru: Peki, bu iki eseri yazarken nelerden ilham aldınız? Yazım, basım ve okurlarla karşılaşma anlarında neler yaşadınız? Yazar adaylarına vereceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Burcu Seçmeer: Birçok şeyden. Bazen bir kelimeden, bazen bir tablodan, bir cümleden, bir şarkıdan, bir sohbetten, bir fotoğraftan. Yakaladığım bir andan. Coğrafyalardan, kültürlerden. İkinci kitapta da aynı yayınevi ile çalıştığım için tüm sürecim rahat, keyifli geçti. Zaten dört bacağı var bu işin. Yazım süreci, kitabın edit edilmesi, baskısı ve dağıtımı. Her aşamasında Yitik Ülke ve Kadir’le çok rahat ve uzlaşmacı çalıştık. Yazar adaylarına ise en öncelikli tavsiyem bunun yetenek kadar çalışmak ve disiplinle de alakalı olduğunu unutmamaları.
8:10 Vapuru: Bütün yazar adaylarının sizden gelecek her tavsiyeyi göz önünde bulunduracağına eminiz. Önemli Bir Gün’de bulunan bir öykünüz var; Fısıltı... Fısıltı’da bahsettiğiniz kitapçı gerçek mi? (Ne olur gerçek olsun!) Eğer gerçek değilse (Bu ihtimali kabul etmek istemesek de...) bir gün böyle bir yer açmayı hiç düşündünüz mü? Sabahattin Ali içerek, Paulo Coelho yiyip eşsiz kitaplarla tanışabileceğimiz, sohbetiniz ve gülen yüzünüzle renklenecek bir mekân ‘’huzur’’ ve ‘’mutluluk’’ kelimelerinin somut hali olacaktır. Bunu ümit etmekse, ‘’umut’’ kelimesinin somut hali tabii...
Burcu Seçmeer: Kitaptaki her bir mekân, karakter, durum, olay benim için gerçektir. Sizlerin bilmediği bir yerde ben onlarla buluşur, konuşur, vakit geçiririm. Olan biteni bizzat yaşarım. Onlar kitaba dönüşmeden hatta hikayeleşmeden önce var olurlar; yazıldıktan sonra da ete kemiğe bürünürler. İşletmecilik çok bana göre bir şey değil. Özgür hareket edebilmeyi seviyorum. Dilediğim zaman, dilediğim yerde olabilmeyi, gidebilmeyi ve yazabilmeyi de. Böyle güzel kafeler olsun ben de gidip oralarda yazayım isterim.
8:10 Vapuru: Umarım işletmeci ruhuna sahip birileri çağrımızı duyar ve böyle bir mekan ile bizleri kavuşturur! Yazmak ve oynamak dışında sosyal medya hesabınıza giren herkesin de görebileceği bir şey var ki o da gezmeyi de çok sevdiğiniz. Bugüne kadar gezdiğiniz yerler arasında sizi en çok etkileyen ilk üç yer neresiydi?
Burcu Seçmeer: Yurt içi ve yurt dışı olarak ayırayım. Yurt içinde Kapadokya, Alanya ve Kayseri diyebilirim. Kayseri’nin çevresindeki doğa inanılmaz. Yurt dışında son gittiklerimden Lizbon, Ukrayna’da Odessa, Kiev, Lviv ve daha öncesinden Los Angeles.
8:10 Vapuru: Çok gezen mi çok okuyan mı bilir bilemeyiz ama ikisinin de insana farklı farklı şeyler kattığı inkar edilemez. Eminiz ki her gezdiğiniz yer, her okuduğunuz kitap gibi, size çok şey katmıştır. Günümüz edebiyatı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Okurlara vereceğiniz tavsiyeler neler? Biz okurlar için bir kitap liste yapacak olsanız o listede hangi eserler mutlaka bulunurdu?
Burcu Seçmeer: Ben genel olarak pek sınırlandırmalardan ya da reçetelerden hoşlanmıyorum. Her isim verdiğimde diğerlerine haksızlık ediyor gibi hissediyorum. O kadar iyi yazarlar, çok iyi kitaplar var ki... Çeşitlilik, farklı türler güzeldir. Açık fikirlilik, deneysellik sanatın her kolunda beni heyecanlandırır. Klasik Türk ve dünya edebiyatından, yeni yerli ve yabancı yazarlardan birçok isim ve kitap okunabilir. Yeter ki okuyalım. Ayrıca bir kitapçıya girip o an aklını, yüreğini çelen bir yazarla, bir kitapla oradan ayrılmak da bir başka zevktir.
8:10 Vapuru: Her ne kadar bitirmek içimizden gelmese de bu hoş sohbetinde bir sonu var ve maalesef işte o son geldi... Bu hoş sohbet için vakit ayırıp bizleri kırmadığınız için çok ama çok teşekkür ederiz. İyi ki hayatlarımıza dokundunuz! Bol kahkahalı, kahveli, huzurlu günler diliyorum; ne zaman isterseniz kahvemiz hazır ve kapımız daima açık!
Burcu Seçmeer: Asıl ben çok teşekkür ederim. İnsanın sevdiği işi yapması kadar ondan bahsetmesi de bir o kadar güzeldir.
Bir Kahveli Sohbetler’in daha sonuna geldik sevgili okur, umarım sende en az bizim kadar keyif almışsındır... Burcu Seçmeer’in kitaplarını mutlaka okumalısın. Hayatına çok eşsiz bir eser ve daha birçok şey eklersin; denenip onaylanmış bir karar!
Başka bir Kahveli Sohbetler bölümünde daha görüşmek dileğiyle... Hoşça kal!
Comments