top of page
asyasalli

Kahveli Sohbetler 2: Veysel Eryürek



Merhaba sevgili okur! Bugün sizi eşsiz bir insan ile tanıştıracağım! Veysel Eryürek... Kendisi hem bir yazar hem de bir müzisyen. Onun imzasını İlk Samuray’da, Sahne Müştemilat’ta ve İnce Belli Ezgiler’de görebilirsiniz. Kendisi Yitik Ülke Yayınları’nın bir yazarı. Bizim tanışmamız ise İzmir Tüyap Kitap Fuarı’nda gerçekleşti ve iyi ki de gerçekleşti! Siz kahvelerinizi hazırlarken yaptığımız bu giriş ile artık hazırız... Şimdi sizleri Veysel Eryürek ile yaptığımız kahve tadında, kitap kokulu, müziklerle donattığımız röportajımızla baş başa bırakıyorum...

Asya Şallı: Merhaba Veysel abiciğim! Nasılsın? Kahveli Sohbetlerin konuğu olduğun için tekrar çok teşekkür ederim. Tabii ki biyografik bilgilerden de bahsedeceğiz ama öncesinde sormak istediğim başka bir şey var... Kahvenizi nasıl alırsınız? Lütfen hemen gülmeyin... Kahve seçiminin insanın karakteriyle ve zevkleriyle ilgili çok önemli bir detay olduğunu düşünüyorum.

Veysel Eryürek: Evet, ben sizin için zor bir tercih olacağım o zaman. Çünkü ben çay severim. Ama yardımcı olacaksa söyleyeyim; şekersiz.

Asya Şallı: Keyifli bir sohbet için bu zorluğu seve seve atlatacağımıza inancımız tam! Peki, dışarıdan bir gözle bakıp bize Veysel Eryürek’i anlatabilir misiniz? Veysel Eryürek kimdir, çevresindeki insanlara ve olaylara karşı tepkisi nasıldır?

Veysel Eryürek: Bunlar çok zor sorular... Ben etrafımızı kuşatan tüm keyifsiz gelişmelere rağmen hayata sanatla tutunmaya çabalayan ve bunu mümkün olduğunca fazla insanla paylaşmaya özen gösteren biriyim. Kendi kurduğum Sahne Müştemilat çatısı altında son derece mühim sanatçılarla konser ve tiyatro başta olmak üzere pek çok etkinlik düzenleyerek halkın her kesimini nitelikli sanat ürünleriyle buluşturuyorum. Fırsat bulursam da yazıyorum (Gülücükler falan)

Asya Şallı: Sahne Müştemilat ve diğer güzel işlerinizden de ilerleyen sorularımızda bahsedeceğiz, şimdilik biraz derin konularla sizi zorlayalım... Hazırsanız devam ediyorum! Veysel Eryürek’in bir dostu olduğunuzu varsayalım... Onda bulunan hangi özelliklere kızar, hangi özellikleri düşünüp ‘iyi ki dostum olmuş!’ derdiniz?

Veysel Eryürek: Kararlılığını sever; öfkesine kızarım.

Asya Şallı: Boş vakit diye adlandırabileceğimiz vakitlerde herkesin yapmak istediği şeyler pek tabii farklı olur. Siz bu zamanlarda ne yapmayı tercih edersiniz? Kesinlikle hayatım boyunca ‘....’ yı yapmazsam hayatın hiçbir anlamı kalmaz diyebileceğiniz hangi alışkanlığa/alışkanlıklara sahipsiniz?

Veysel Eryürek: Ben sadece boş değil dolu zamanlarında bile okuyan bir adamım. Okumanın insana bahşedilmiş en kıymetli hazine olduğunu düşünüyorum. Hatta bu hazineyi tabiatta bizden çok daha fazla hak eden canlılar var. Biz yeterince kıymetini bilmiyoruz. Bunun dışında da çocukluğumdan bu yana müzik hep var. Şu anda da olduğu gibi; Miles Davis dinliyorum hem de size laf yetiştiriyorum. (Yine gülücükler)

Asya Şallı: Ne kadar şanslıyız ki böyle bir anın içinde bulunabiliyoruz! Her insanın hikâyesi farklı, çıkardığı dersler farklı... Ama değişmeyen tek bir şey var ki o da herkes yaşadıklarından bir ders çıkartıyor ve bir hayat felsefesi oluşuyor. Sizin hayat felsefeniz, temel ilkeniz nedir? Kısaca söylemek gerekirse Veysel Eryürek’e göre yaşamanın altın kuralı/kuralları nedir?

Veysel Eryürek: Ne kadar çok deneyim sahibiysen o kadar çok yaşamışsındır. Bunun içinde kitap da, sevgili de, konser de, ülke de, çalgı da, dost da her şey var.

Asya Şallı: Gerçekten bir nokta atışı! Felsefi konulardan biraz da somut durumlara geçelim... Gerek müzik gerek edebiyat adına birçok çalışmanız var; yani kelimenin tam anlamıyla bir sanat insanısınız! Sizi bu etkinliklere yönlendiren şey ne oldu? Kendinizi bu işlerin içinde hissettiğiniz ilk an... ‘İşte ben bunu yapmalıyım’ kararını ne zaman aldığınızı fark ettiniz, sizi buna iten bir sebep oldu mu olduysa nedir?

Veysel Eryürek: Böyle şeyler filmlerdeki gibi mucizevi bir anda olmaz. En azından bende öyle olmadı. Çocukluğumdan bu yana sanatın her dalına derin bir ilgim vardı. Üstelik ben bir işçi çocuğuyum ve bizim zamanımızda bizim sınıf için sanat ürünlerine ulaşmak neredeyse imkânsızdı. Başta gitar olmak üzere edebiyat ve mizah konularında elimden geldiğince tüm kapıları zorladım. Yani kısacası çocukken yorganın altında hayalini kurduğum şeylerin peşinde koşmayı kendime ilke edindim. Deneyim sahibi olmaya çalıştım, çalışıyorum. Ama bugünkü aklım olsa çok daha fazla kapıyı zorlardım. Buradan da siz gençlere bu tavsiyeyi vereyim. Zira bunu ben bir ünlü yönetmenden duyup da yola koyulmuştum. Siz de lütfen hayalleriniz, amaçlarınız için örnek aldığınız önder kişilerin kapısını çekinmeden aşındırın. (Rahmetli Ömer KAVUR'dan)

Asya Şallı: Herkes için hayallerine adım adım ulaşabilmek, bu uğurda çabalamak çok güzel bir iştir eminim. Kıymetli tavsiyenizden dolayı da hem kendim hem de okurlarımız adına çok teşekkür ederim. İşlerinizden de bahsedelim... Sahne Müştemilat’tan, İnce Belli Ezgiler’den bahsedelim... Bu çalışmaların ilk başlangıcı nasıl oldu, şu an neler oluyor?

Veysel Eryürek: Bu projeler birer Sosyal Sorumluluk Projesi. Başkanımız Tunç Soyer ile birlikte hayata geçirdik. Buradaki amaç kadın ve gençler başta olmak üzere tüm halkımızı televizyonda olmayan (gülücükler) gerçek sanat ile karşılaştırmak. İnce Belli Ezgiler köy kahvelerinde batı müziği enstrümanları ile hem bizden hem onlardan eserleri seslendirerek kültürler arasında bir köprü oluyor. Sahne Müştemilat ise küçük bir salonda çat kapı dâhil olabileceğiniz konser ve gösteriler sunuyor. Sanatçıların da Sanatseverlerin de paraya dokunmadığı etkinlikler... Şu anda önümüzdeki sezon için program hazırlıyorum. Heyecanlıyım.

Asya Şallı: O kadar güzel bir iş yapıyorsunuz ki... Umarım bir gün herkes bu ve bunun gibi işlerin ne kadar önemli olduğunu ve onlara ne kadar ihtiyaç duyulduğunu fark edebilir... Bu şekilde önemli bir artı kazanabiliriz. Sahip olduğum dilek haklarımı bir gün bu iki güzel çalışmanıza şahit olabilmek adına kullanabilirim! Bir müzisyen olarak bizlere bir müzik listesi oluşturmanızı isteseydik o listede hangi sanatçılar ve hangi şarkılar mutlaka bulunurdu?

Veysel Eryürek: Bekleriz :) Miles Davis (gülücükler gülücükler), Erik Satie, Chopin, Sadettin Kaynak, Erkan Oğur, Aşık Veysel, Ruhi Su, Aretha Franklin... Bu liste çok uzar emin ol.

Asya Şallı: Öncelikle bu kadar andığımız Miles Davis olmak üzere saydığınız sanatçıların eserlerini bu sohbetimizden sonra mutlaka dinleyeceğim... :) O zaman başka bir soruyla yolumuza devam etmek istiyorum; Yaşarken bir çok olayla karşılaşıyoruz ve bazıları çok absürt olaylar oluyor, bazıları ise çok trajikomik olaylar oluyor... Başınıza gelen böyle olayları anlatabilir misiniz?

Veysel Eryürek: Düzenlediğim bir festival için kendisine ulaşamadığım bir sanatçı vardı. Ben başka bir görüşme için otel lobisinde kara kara bunu düşünüyordum. Sezon dışı olduğu için otel bomboştu. Ve az sonra otelin tek müşterisinin kendisine ulaşamadığım sanatçı olduğunu duydum. Çok dehşetli bir tesadüftür bu benim için.

Asya Şallı: Gerçekten çok etkileyici bir tesadüfmüş... Bir başka çalışmanızdan daha bahsetmek istiyorum... Kelimenin tam anlamıyla okurken içinde yok olduğum o efsunlu eserinizden, İlk Samuray’dan... O eseri yazarken size ilham veren, bu iki eşsiz hikâyeyi yazmanıza sebep olan durumlar nelerdir?

Veysel Eryürek: Evet. Teşekkür ederim düşüncelerin için. Bu kitap ve tüm yazdıklarım az önce de bahsettiğim deneyimlerin ürünüdür. Ben çocukluğumdan bu yana giyimim ve yaşam tarzımla ait olduğum sınıfın acı tatlı eleştirilerine maruz kalıyordum. Günümüzde mahalle baskısı denilen şeyi biz azıcık uzattığımız saçımız, taktığımız minicik nokta küpemiz ya da dinlediğimiz metal müzik nedeniyle kendi sokağımızda en sert şekliyle yaşadık. Oysaki o dönem bizi eleştirenlerin çocukları şu anda şekilsiz birer mahlûkata dönüştü. Bu da bizim kuşağın ne kadar masum ve bilinçli olduğunu gösteriyor. Öykülerimde, bu ötekileştirmeye

maruz kalan bir kahramanım Samuray olmaya diğeri de bir antik kente yerleşmeye karar veriyor. Komik işte!

Asya Şallı: Sizin çocukluğumuzdan bizim çocukluğumuza ve daha nice çocukluklara kadar toplum etiketlerinden kurtulamamış olmamız ne acı... Yazım aşamasının ne kadar farklı bir dönem olduğunu henüz bir yazar aday adayı olmama rağmen az çok bildiğimden soruyorum; bu dönemde neler yaşadınız? Bahsedeceğiniz anılar, size ilham verem, sizi etkileyen olaylar neler oldu?

Veysel Eryürek: Bana ilham veren şey, çoklukla dinlediğim müzikler oluyor. Yani beni etkileyen tek bir şarkı kocaman bir roman yazdırabilir. Çünkü müzik dinlerken içinde bir hikâyenin gizlendiği hissine kapılıyorum. Bazen. Bunun dışında da okuduklarım bende bambaşka bir evren yaratabiliyor. Bu his fazlaca birikince okuduklarımdan hiçbir şey anlamıyorum ve yazma vaktinin geldiğini anlayıp masaya oturuyorum.

Asya Şallı: Bir sanat ögesinin, bir diğeriyle buluşması ve sonucunda çok kıymetli bambaşka bir eser... Gerçekten kaleminize ve ruhunuza sağlık tekrar tebrik ediyorum! Yazım aşaması bittiğinde ‘ben bu kitabı yayınlamalıyım’ kararını nasıl aldınız? Aniden gelen bir karar mıydı yoksa en başından beri aklınızda var mıydı? Ve bu karardan sonra Yitik Ülke ile tanışmanız nasıl gerçekleşti? İlk Samuray için gerçekleşen bir tanışma mıydı yoksa daha öncelere dayanan bir tanışıklık mıydı?

Veysel Eryürek: Ben bu iki hikâyeyi de kendime yazdım. Basılmasını istemiyordum. Bir konser görüşmesi esnasında tanıştığımız Gündüz ÖĞÜT ile edebiyat sohbetleri yapmaya başlayınca süreç de kendiliğinden gelişti. Yazdıklarımı okuyunca çok haklı ve özel sebeplerle beni ikna etti. Çok severim kendisini... Hastasıyım. (kahkahalar falan) Sonrasında sevgili Kadir AYDEMİR ile tanıştık ve onun da çok titiz ve özverili çalışması ile İlk Samuray okuyucu ile buluştu.

Asya Şallı: Ne kadar da güzel olmuş! Bu noktaya kadar olan dönemleri atlattıktan sonra büyük bir heyecan ve stres içeren basım aşamasına geldiniz... Bu dönemde neler yaşadınız? Bize bahsedeceğiniz başka bir tesadüfi olayınız varsa seve seve dinleriz!

Veysel Eryürek: Yok. (yine kahkahalar falan)

Asya Şallı: O zaman başka bir soru! Her şey güzel ilerledi ve kitabınız basıldı, artık kitabınız elinizde! İlk olarak ne hissettiniz, ne düşündünüz? Kitabınız basıldıktan sonra tabii ki okuyuculardan geri dönüşler almaya başladınız, belirli bir kitle oluştu. Aldığınız geri dönüşleri bekliyor muydunuz yoksa sizin için hiç beklenmedik olan tepkiler mi geldi?

Veysel Eryürek: Teknik ve bilmediğim sebeplerle yaklaşık bir yıl sürdü. Aslında kitabı bu kadar seveceklerini beklemiyordum. Çünkü daha popüler ve pembe dünyalı şeyler okuyan geniş bir kitle var dışarıda. Ama biz de az değilmişiz. Çok umut verici bir şey tabi. Geri dönüşlerin hepsinin beğeni mesajları içermesi ve yeni eserin zamanını merak eden sorulardan oluşması beni motive ediyor elbette.

Asya Şallı: Bence de hak ettiğiniz değeri görmüş olmanız çok iyi bir durum, demek ki hala umut var... :) Ve son sorumuz; Yazmaya tutkulu olan gençlere, yazar adaylarına verebileceğiniz tavsiyeleriniz nelerdir? Neler söylemek istersiniz?

Veysel Eryürek: Şartlar ne olursa olsun yazmaya ve bolca ve çeşitlice okumaya devam etsinler. Yılmadan her kapıyı aşındırsınlar. Ve bohem bir yazarlık sevdasına kapılmayıp hayatın her alanında var olan dinamik ve umut dolu bir hayat inşa etsinler. Sosyal medyada oluşan Yalan Dünyanın hayatlarının gündemini belirlemesine izin vermesinler. Kendilerine soru ve meşgale arıyorsalar geceleri gökyüzüne bakmaları yeterli. Bolca da tebessüm etsinler.

Asya Şallı: Güzel tavsiyeleriniz ve keyifli sohbetiniz için gerçekten çok teşekkür ederiz! Kahve sevmeseniz de çayımız her daim sıcak bir şekilde sizi bekliyor olacak! :)

Veysel Eryürek: Çok naziksiniz, bilmiyorum kaç kişisiniz ama hepinizi öpüyorum. Güzel işler, aferin. Başarılar, sevgiler...


Çok keyifli bu sohbetin maalesef sonuna geldik sevgili okur... Veysel Eryürek’e başını ağrıtmamıza izin verdiği için bütün yüreğimizle teşekkürlerimizi sunuyoruz... Ve sen canımız okurumuz, İlk Samuray’ı okumayı ve Veysel Eryürek’i canlı dinleme şansın varsa da dinlemeyi sakın unutma! Hiçbir şey kaybetmez aksine çok şey kazanırsınız, benden söylemesi! Şimdiden iyi okumalar dilerim!

Bir sonraki Kahveli Sohbetlerin konuğu kim olacak merak ediyorsanız takipte kalınız... Sevgilerimle!


41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Комментарии


bottom of page