top of page
  • Yazarın fotoğrafıŞeydanur Şimşek

NEDEN BAZI ÜLKELER FAKİR BAZILARI ZENGİN?

Güncelleme tarihi: 15 Ara 2019

Ülkeler Arasındaki Zengin ve Fakir Ayrımı Nasıl Başlamıştır?

Dünya 18. ve 19. yüzyıllarda üretime dayalı buluşların gerçekleştirilmesi, makineleşme, buharlı makinenin icadı gibi sebeplerden dolayı bir değişim sürecine girmiştir. Bu “Sanayi Devrimi” olarak adlandırdığımız ve İngiltere’ de başlayan bir gelişmedir. İngiltere’ deki bu gelişmeler zamanla Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’ ya ulaşmıştır. Makinelerin insan hayatına girişi pek tabii olarak kente göçleri beraberinde getirmiştir. Tarımla geçimin sağlandığı köyler, şehirlerdeki üretimin sağlanabilmesi, fabrikaların işleyebilmesi için boşalmaya başladı. İnsanlar ağır şartlar altında ve oldukça ezilerek sermaye birikimi için çalışmaya başladı, daha doğrusu çalıştırıldı. Burjuva sınıfına artık fabrika sahipleri de eklenmiş oldu. Teknolojik gelişmelerden elde edilen büyümeden genellikle sermaye sahipleri yararlanmıştır. Hak ve eşitlik gözetilmeyip, işçi olan grup fakir olmaya mecbur kalmıştır. Toplum içinde başlayan ayrışmalar, yeni dünyaya ayak uyduramayan ülkelere de yayılmıştır. İşçi sınıf mülk sahibine bağımlı hâle geldi ve tüketime talep arttıkça üretim de arttırıldı. Üretim araçları özel mülkiyette yer aldığından ucuza işçi çalıştırma, yani kolay yoldan sermaye elde etme ön plana çıktı. Bunlar “kapitalizm”in varlığının göstergeleridir. Hammadde arayışına giren İngilizler, İspanyollar ve ABD gibi toplumlar yağmalama, sömürge ve benzeri yollara başvurdular. Bunlar coğrafi keşifler ile başlamış ve devam etmiştir, hattâ günümüzde de devam etmektedir. Çünkü üretimin olmazsa olmazı işlenecek hammaddedir. Kolay yoldan bunu edinmek için güçsüz ve gelişememiş ülkelerin topraklarına girmek başvurulan bir yöntem olmuştur. Sanayi Devrimi sosyalizm ve komünizm gibi düşüncelerin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Böylelikle işçiler ve fakir halk bu akımlar sayesinde kendini savunmayı öğrendi.

16. yy’ dan itibaren Avrupa’ da yaşanan nüfus patlaması, Protestan reformu (çalışmayı öğütler), Rönesans ve akılcılık da bu gelişmelerin sebepleridir. Artan nüfus, yaşam için gerekli olan bazı ihtiyaçların daha çok talep görmesine neden olmuştur. Şehirlere yığılan insanlarla birlikte sağlıksız, gecekondulu ve kalabalık bir hayat başlamıştır. Bu gidişata ayak uyduramayan, atılım gösteremeyen ülkeler kullanılmaya ve fakir kalmaya mecbur olmuştur. Çünkü dünya artık girişimcilik, teknoloji ve üretim çağına girmiş bulunmaktadır.

Bakalım zengin veya fakir olarak adlandırılan ülkeler neleri yanlış neleri doğru yapıyorlar?

Zengin-Fakir Ülkeler ve Özellikleri

Kaynak: IMF World Outlook Report April 2019

Birleşmiş Milletler’ e göre Dünya üzerinde 195 ülke bulunmaktadır. Sadece BM odaklı bakmazsak ve diğer bölgeleri de katarsak bu sayı 201’ e kadar çıkmaktadır. Bu ülkelerin bazılarının refah düzeyi oldukça

iyiyken; bazıları açlık, savaş ve parasızlık içindedir. Zengin ülkelerde kişi başına gelir 100.000 dolar iken; fakir ülkelerde 1.000 doların altındadır. IMF’ nin Nisan 2019 “Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”na göre kişi başına 134,623 dolarla Katar dünyanın en zengin ülkesidir. Kişi başına 727 dolarla dünyanın en fakir ülkesi ise Burundi’ dir.

Acaba refah düzeyi iyi olan ve gelişmiş olarak adlandırdığımız ülkeler kendilerini nasıl geliştirmişler? Şu faktörlerin ülkelerdeki durumları, ülkenin ve toplumun gelişiminde oldukça belirleyicidir:

1.Kurumlar

  • Zengin ülkelerde kurumlar iyi bir işleyişe sahipken, fakir ülkelerde kurumların işleyişi kötüdür. Zengin ülkelerde eğitim kurumları, sağlık kurumları vb. insanların faydası için tasarlanmıştır. Bu kurumların korunmasına dikkat edilir.

  • Yozlaşma toplumları yoksullaştırır; yozlaşmış bir toplumda ise vergiler toplanamaz ve bu kurumların gelişimi için gerekli sermaye sağlanamaz. Yozlaşmış bir toplumda kişiler görevlerini ve sorumluluklarını aksatırlar, bunun önüne geçilmediği takdirde bu sebeple yoksulluk başlar. Yozlaşma, bazen halkın bazen ise idarecilerin eksikliği nedeniyle başlar. Dünyadaki en fakir ülkelerin varlığının yarısı offshore bankacılıkta (vergi ve denetim olmayan bankacılık) işlem görmektedir. Bu ülkelerde yıllık gelir kaybı 10 ila 20 dolar kadardır. Tabii vergi sistemlerinin düzgün olmaması nedeniyle sağlık, eğitim, güvenlik ve ulaşım gibi konularda da eksik kalmaktadırlar.

  • Yozlaşmanın bir başka örneği ise işverenin, yöneticinin işe alacağı kişiyi seçerken adil olmamasıdır. Bizde hemşehricilik olarak bilinen bir durumdur, bunu işe girmek için gelmiş bir gruptan hak edeni, gerçekten başarılı olanı değil de kişisel veya genetik bağının olduğu birini seçmek olarak anlatabiliriz. İşte yukarıda bahsettiğimiz bu kurumların bünyesindeki kuruluşlara bu şekilde alım yapılması o toplumdaki gerçek yeteneklere ulaşılmasını engeller. Toplumdaki zeki kişiler bu şekilde dışarı atılmış olur, gelişme sağlanamaz. Zengin ve gelişmiş ülkeler ise gerçek yetenekleri bulmaya özen gösterir. Kurumlar ülkelerin gelişiminde %50 olarak en fazla paya sahiptir.

2. Kültür

  • Kültür, toplumların, milletlerin yaşayışının şekillenmesinde önemlidir. Her millet tarihsel süreci içinde gelişen değerlerini sonraki kuşaklara aktarır, bu da kültürü oluşturur. Ülkelerin farklı farklı düşüncelerinin, yaşayışlarının, inançlarının olması onların ilerleyişinde belirleyici rol oynayabilmektedir. Örneğin; din ile ilgili istatistiklere bakıldığında, din ile refah düzeyi arasında bir etkileşim olduğu görülmektedir. İnançlı insanların azalmasıyla insanların zenginlik oranlarının arttığı görülüyor. Dünyanın en zengin 19 ülkesinde insanlar kendileri için inançlarının çok önemli olmadığını söylüyor. Tabii ki burada istisnalara rastlanmaktadır. ABD dindarlığı ve refahı bir arada tutmayı başaran zengin bir ülkedir. Tabii bu ABD’ nin hiçbir kusuru olmadığını göstermez.

  • Fakir ülkelere baktığımızda inanç ve din anlayışının biraz yanlış anlaşıldığını görmekteyiz. Bu ülkelerde inançlı ve dinlerine bağlı insanlar çok fazla olmakla beraber, şu an bulundukları hayat için bir şeyler yapmayıp sadece ölümden sonrasına çalıştıkları için gelişme göstermemektedir. Bu insanların kendilerini dışarıya fazlasıyla kapatmaları, hayattan soyutlamaları ne toplum için ne de ülke için fayda sağlamaktadır. Toplumdaki bireyler sorumluluk alıp kendini geliştirmediği sürece dışarıdan gelen saldırılara açık hâle gelmektedir. Bir şeyleri değiştirmek yerine sadece oturup düşünmek milletlerin en büyük hatasıdır. Elbette insan çabalayarak bir yerlere gelebilir, öncelikle inançları yanlış yorumlamaktan vazgeçilmelidir. İnsan her şeye vakit ayırabilecek güçte bir varlıktır. Yoksa işleyen demir ışıldarken seyretmekten başka çare kalmaz. Zengin ülkeler çabalayıp üreterek bir yerlere gelmektedirler.

  • Bu din istatistiğini doğrulayan örnekler de vardır; Gallup şirketinin yaptığı araştırmaya göre yukarıda gösterdiğimiz zengin ülkelerden Finlandiya(%64) ve Japonya(%71)’ da yaşayan kişiler, dinin hayatlarında çok fazla yer tutmadığını söylemektedir. Kültür ise ülkelerin gelişiminde %20’ lik bir paya sahiptir.

3. Coğrafya

Kaynak: İNSAMER, Küresel Eşitsizlik, Dünya

Yoksulluk ve Eşitsizlik Raporu

  • Coğrafya, insanların yaşayış tarzını belirleyen bir unsurdur. Fakir ülkelere baktığımızda (Nijerya, Sudan, Çad…) büyük bir kısmının Tropik bölgelerde olduğunu görmekteyiz. Ne yazık ki burada yaşayan ülkeler için hayat şartları çok zorludur. Bu bölgede Tropikal iklim hâkim olduğundan sıcaklık oldukça yüksektir, kış mevsimi yaşanmamaktadır. Su sıkıntısı ve tropik bitkilerin az karbonhidratlı yapıya sahip olması, beslenme ihtiyacının iyi karşılanamamasına neden olmaktadır. Tropik iklimler fotosentez için de uygun değildir. Toplumların gelişmesinde etkili olan toprağı sürmek için öküz vb. hayvanlar kullanılır fakat Afrika’ da bu hayvanlar çöl sinekleri tarafından saldırıya uğramıştır. Bu sinekler, sıcak ve nemli bir ortam olduğundan Afrika’ da çok fazladırlar. İşte bulunulan coğrafyanın getirdiği bu büyük sıkıntı onların tarım ve ticaret yapmasına engel olmaktadır. Bu sebeple sermaye biriktiremeyen bu ülke, teknoloji alanında gelişememektedir. İnsanlar da bazı konularda acı çekmektedir. Ekvatora yakın bölgelerde insanlar bazı hastalıklarla (kolera, arbovirüs, tüberküloz) boğuşmaktadır. Burundi ise iç savaşlar ve kurak havaların kahve üretimini etkilemesi sebebiyle gelişememiştir. Zengin ülkelerde ise iklim şartlarının daha elverişli olduğunu söyleyebiliriz. Şu da bir gerçek ki dünyanın Tropik bölgesi gitgide genişlemektedir, yani artık günümüzde diğer ülkeler de bazı problemlerle karşılaşacaktır.

  • Coğrafyanın belirlediği ulaşım durumu ülkeler arası ilişkiler açısından önemlidir; tamamen kara ile çevrili Bolivya ve Paraguay Güney Amerika’ nın en fakir ülkesidir. Afrika’ da deniz ulaşımı için Nil nehri elverişlidir. Nil nehri kara ile çevrili olan 15 ülkeden geçmemektedir, bunlardan 11’ i 600 Dolar’ ın altında gelire sahiptir. Türkiye deniz ve kara oranına baktığımızda oldukça elverişli bir konumdadır fakat zengin ülkeler arasında sayılmamaktadır.

  • Coğrafyanın bir getirisi olan doğal kaynaklar ise fakir ülkelerde daha çok bulunmaktadır. Bu kaynaklar kötü kurumları olan bir ülkede fakirliği arttırırken; iyi kurumları olan ülkede zenginliği arttırır. Fakir ülkelerden Demokratik Kongo Cumhuriyeti mineral bakımından zengin olmasına rağmen, kaynağın çokluğu sebebiyle toplumla işbirliği yapmaya gerek duymayan elit tabaka bunun sermayesini kendine ayırmaktadır. Yani bu konuda üretime ihtiyaç olmadığı için güçlü grup bunu idare etmektedir. Katar ise elinde bulunan doğalgazı ihraç ederek ekonomisini büyütmüştür. Başka bir örnek olarak zengin ülkelerden İsviçre, dünyanın en kaliteli çikolata üreticisidir. Kakao yetiştiremeyip dışarıdan aldığı halde, topraklarını ekip hayvancılık da yaparak kaliteli süt ürünleri üretirler. Bu şekilde çikolata üretimlerini sağlarlar. Yani mesele doğal kaynak olup olmamasından çok akıllıca davranabilmektedir.

Son olarak zengin ülkelerdeki insanların genel olarak şunlara dikkat ettiğini görüyoruz:

1. Temel Ahlâki Kurallar

2. Dürüstlük

3. Sorumluluk

4. Başkalarının Haklarına Saygı

5. Kanunlara Saygı

6. Tasarruf ve Yatırım

7. İradeyi Kullanabilmek

8. Dakiklik

1.339 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page