top of page
  • Yazarın fotoğrafıFirdevs Demirel

PIRLANTANIN GEÇMİŞİ VE ÇALIŞTIRILAN ÇOCUK İŞÇİLER


Elmasın pırlantaya dönüşümü nasıldır? Pırlantanın geçmişi nedir? Çocuk işçi çalıştıran ülke hangisidir? Kongo Cumhuriyeti'nde sömürülen çalışan çocuk işçiler ve çalışma şartları nelerdir? Bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün bu soruların cevabı bu yazımızda!


Parmağınızda bir pırlantaya sahipseniz elinizi karşınıza alıp ona bakın. Işıl ışıl görünecektir değil mi? Ne kadar da yakışmış elinize. Her şeyden habersiz olan insanlık, bunun da nereden ve ne şartlardan geldiğini bilmeyecek ve hatta öğrenmeyi istemeyecek kadar önemsiz gördüğü bir konudur belki de. Hevesle parmağımıza taktığımız, takmayı beklediğimiz bu taşın hangi aşamalardan elimize ulaştığını birçoğumuzun bilmediği belli. Bilsek takar mıydık? Takmayı ister miydik? Sanırım bu biraz vahşice olurdu. Çünkü sırf bu uğurda ölen, hayatları ellerinden alınmış binlerce çocuk var. Üstelik bu durumdan habersiz parmağımıza taktığımız bu taş hayatımız için güzel ve farklı bir dönemi temsil etmek için gelenekselleştirilmiş. Biz mutlulukla takarken onu ne acılardan geçtiğinden bir habersiziz.

Merkezi Stockholm’ da bulunan bir şirketin yaptığı bir çalışmaya göre çalıştırılan bu çocukların çoğunun büyük bir emek sömürüsü altında çalıştığını söylüyor. En iyi elmas yataklarına sahip olan Afrika ülkelerinin birkaçında ortalama günlük gelir bir doların altında. 10 yaşından itibaren çalıştırılmaya başlayan çocuklar cinsel taciz ve sömürüye rağmen geçimlerini sağlamak zorunda. Bu ülkelerin başında gelen, dünya elmas ocakları bakımından Dünya’ nın ilk üçünde olan ülke Kongo Demokratik Cumhuriyeti.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti elmas madenleri açısından zamanında keşfedilmiş çok büyük bir kaynağa sahiptir. Bu elmas madenleri ülkenin ekonomik durumuna çokta büyük bir getiri sağlamıyor aslında. Ülke’ nin belirli bölgeleri açlık sınırının altında olmakla beraber bu maden ocaklarında kendi geçimlerine destek olması için çalışan birçok çocuk işçisi de bulunuyor. Hem okul masraflarını karşılamak hem de aile geçimine katkı sağlamak için başladıkları bu iş giderek bütün hayatlarını ele geçiriyor. Çalışmaya başlayan çoğu çocuk zamanla okullarını bırakıyor hayatları sadece kazı yapıp elmas bulmak oluyor. Erkekler elmas bulmak için zorlanırken, kızlarında geçimlerini sağlamak için fuhuş yapmaya zorlanıyor ya da daha çocukken yaşı olgun adamlarla evlendiriliyor. Para karşılığında. Bu çocuklar çok zor şartlar altında geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Sabah güneşiyle birlikte başlayan işleri gecenin karanlığına kadar devam ediyor. Üstelik zor olan sadece çalışma şartları değil aynı zamanda doğayla da bir savaş veriyorlar. Maden yataklarında gerçekleşen toprak kaymaları birçok çocuğun ölümüne hatta bazısının diri diri gömülmesine sebep oluyor.

Bu olanlar ışığında elmasın pırlantayı dönüşüm serüvenin ilk adımı böyle başlıyor. Ne kadar da acı. Tabi her şeyden habersiz gösterişine, süsüne kandığımız bu taşı parmağımızda taşımak ne kadar da mühim! Bunu istemek hatta bununla övünmek bizim için çok önemli. Bilmediğimiz, nerden geldiğini merak etmediğimiz bu şeyi üzerimde taşırken, taşıdığımız zaman aldığımız övgüleri düşünüyorum da bir şeyleri sorgulamak nerden gelip nereye gittiğini öğrenmek çokta derdimiz değilmiş. Ölen çocuklar, ellerinden alınan haklar hatta dış dünya ile kesilmiş bağlantıları ile hayatta kalmaya çalışıyor. Maalesef ülkemize baktığımız zaman bir kitaptan çok elmasın ve pırlantanın reklamı yapılıyor. Belli kesimlerde ise bunun bir statü göstergesi olduğu bile düşünülüyor. Statünün böyle bir şey olacağını düşünmek yanıltıcı olduğu kadar gelecekteki nesil içinde önemli sorunları beraberinde getirebilir.

Sonuç olarak bir şeyin nerden ve nasıl geldiğini bilmek ve bunun yaşayış tarzımıza uygunluğu da bizim için önemli olmalıdır. Pırlanta bunun acı bir örneği aslında. Bunu bildikten sonra kim vücudunda bir pırlanta taşımak ister ki? Dediğinizi duyar gibiyim kimsenin umrunda olmaz değil mi? Bir kişiyle ne değişir değil mi? Bundan dolayıdır ki bu kadar kötü şeye rağmen dünyanın değişmemesi… Bu tepkiler ve bu ihmalleri önlemek için bir bir başlayıp binlere gitmeliyiz ki toplumsal olarak hatta zamanla küresel olarak değişim ve dönüşüm iyi yönde gerçekleşsin. Ve ben bu kadar acı bir yoldan gelen o taşı vücudumda taşımayacağım!


1.031 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page