top of page
Yazarın fotoğrafıSüeda Olgun

SEN OLMAZSAN YAPAMAM: AŞK MI, BAĞIMLILIK MI?

Güncelleme tarihi: 15 Şub 2020

İnsanlık var olduğundan beri süregelmiş bir duygudan bahsedeceğim bu yazıda sizlere: AŞK. Hakikatini asla tam olarak kavrayamayacağımız bir şey olduğundan, insanların hayatlarına aniden giren bu sevgi ve yakınlaşmanın nasıl olduğundan değil; kişiler tarafından nasıl tasavvur edildiğinden, kişileri nasıl etkisi altına alıp kendilerinden geçmelerine sebep olduğundan bahsedeceğim. ‘’Aşk dediğin, aşk diye yorumladığındır’’ demiş Wilhelm Schmid. Bu satırlarda size aşkı yazacağım ve siz de yazının sonunda kendi aşklarınızı yorumlayacaksınız; Aşk mı? Bağımlılık mı? Aşk, en kısa haliyle; iki ayrı cinsin birbirlerine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisidir. Sakın aşk ve sevgiyi birbirine karıştırmayın! İnsan bir anda aşık olur, sevgiyi zamanla besler ve büyütür. Yani birini sevmeniz için illa aşık olmanız gerekmez fakat aşıksanız sevginiz zamanla yeşerecektir zaten. Aşk ve ilişkiler söz konusu olduğunda iki tür kavramla karşı karşıya kalırız: Aşkın en temel ön koşullarından biri bağlılıktır. İlişkilerimizde bağlılığı karşımızdaki kişiye beslediğimiz sevgi, saygı, yakınlık duyma ve gösterme, sadakat şeklinde tanımlayabiliriz. Birbirini seven iki insan arasındaki bağlılığın en güzel örnekleri; karşıdaki kişiye beslenen sevgi, bu sevgiyi sürekli kılan karşılıklı saygı, sevilen kişiyle yakından ilgilenme ve ona gösterilen sonsuz sadakat duygusudur. Bağlılık, kişinin karşısındaki kişiyi dünyanın merkezine alarak yaşamını ona göre şekillendirmek ve attığı her adımı ona uydurmak anlamlarına gelmez. Eğer çevrenizde gözlemlediyseniz, bağlılık duygusunu sağlıklı bir şekilde yaşayan partnerler; birbirlerine karşılıklı serbestlik tanıyıp bazı serbestliklerinden de kendi istekleriyle vazgeçerek nefes alırlar. Ara sıra uzaklaşmak, sürekli birbirleriyle meşgul olmak yerine, kendi öz benliğiyle de meşgul olarak nefes almak ve tekrar birbirlerine yönelmek, sağlıklı bir bağlılığın en güzel davranışıdır. Sevenler beraberken kendilerini iyi hisseder, beraber olmaktan mutluluk duyar, ortak duyarlılıkları çoktur, birbirlerinde anlayış ve sığınma ihtiyaçlarını giderirler. Bunların hepsine niyetlenmek, aşkta mutlu olmak için emek vermeyi gerektirir. Sağlam bir aşk, saygı, sevgi, sadakat ve bağlılık üzerine kurulur ve aşkı kişisel taleplerden kurtarırsanız eğer daha sağlam olur. Tabi istediğiniz aşk ise… Nice senelerdir aşk dillerde, kimlerin kalemlerinin ucuna geldi, hangi şairler duyurmadı ki aşkını dizeleriyle dünyaya. Hadi bir şiir inceleyelim sevdiğine bağlılıkla yanıp tutuşan şairlerimizden… ‘’Kendi olarak, sana gelen- sana gereksinimi olmadan, seni isteyen- sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen- kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- - O, işte...’’

Demiş Oruç Aruoba. En saf haliyle, olduğu gibi gelmeliydi aşık. ‘’Sana gereksinimi olmadan, seni isteyen…’’ dizelerinde kastettiği ise kişinin karşısındakini herhangi bir zorunluluğa bağlamadan arzu etmesi ve dilemesi. Gerçek aşk, zorunluluktan uzaktır çünkü. Bağlılığın bir tutsaklık olmadığını anlatan en güzel dize ise ‘’sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen’’ kişinin kendi özgür iradesiyle karşısındakiyle beraber olmayı istemesi… Bir mecburiyet değil, seçimle aşkı yaşamayı tercih etmesi. Gerçekten seven insanlar, kendilerini karşısındaki kişiye sevgiyle açar ve onunla beraberliğini sağlam, güçlü ve içten bir bağlılıkla sürdürür.




Aşkı yaşamanın bir diğer yönü -buna aşk denirse tabii- bağımlılıktır. İlişki bazında bağımlılık, kişinin sosyal, fiziksel ve psikolojik olarak zarar verici sonuçlar yaşamasına rağmen kendisini bir kişiye mecbur hissetmesi ve ona tabi olması durumudur. Bağlılık ile bağımlılık arasındaki en büyük fark, bağlılıkta kişinin özgür iradesinin devrede olmasıdır. Kişi karşısındakini bilerek, onunla birlikte olmak isteyerek sever. Bağımlılıkta böyle bir şey söz konusu değildir. Aşırı derecede sevginin, zarar verici boyutlara ulaşabileceğinin en güzel örneği bağımlı ilişkilerdir. Bağımlılık, yaşanmaması gereken ve aşka çok büyük zarar veren bir bağlanma halidir. Bağımlı kişiler karşısındaki insana bağlı olarak yaşamlarının devam edeceğine inanırlar, onsuz yaşayamayacaklarını düşünürler. Aynı zamanda bağımlı kişiler karşılarındaki kişiye zarar verecek boyutta onlarla beraber olmak isteyebilirler, bu şekilde hem kendilerine hem de ilişki yaşadıkları insana çok büyük zarar verirler. Bağımlı ilişkilerde yeteri kadar sevgi olmasına rağmen, saygı yok denecek kadar azdır. Kişiler partnerlerinin ihtiyaçlarını göz ardı ederek, yalnızca onunla beraber olma isteği gösterirler. Doyasıya sevgi besleseler dahi, sadakatleri zarar verici boyutlara ulaşarak karşısındaki kişinin yaşamını dayanılmaz hale getirir. Aşkta duygusal yoğunluğu zirvede yaşadıktan sonra birbirine nefes aldırmak da önemlidir. Nefes aldırmak demek, çelişkileri kabullenmek ve ara ara karşındakine ihtiyaç duyduğu özel alanı yaratmak demektir çünkü sağlıklı ilişkilerde kişilerin birbirleriyle geçirdikleri vakit kadar kendilerine ayırdıkları zaman da önem teşkil eder. Bazı şairlerin yaşadığı aşklar da bağımlılık derecesinde dizelerine yansımış, kör kütük aşkları hem sevdiklerini kaybetmelerine sebep olmuş, hem de ölesiye bir sevdaya düşmelerine… Baş üstüne deyip kabul etmiş ve bu güzel dizeleri bağışlamışlar bizlere: Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Ne uzaksa onu özler Kavuşmak şart mı? Boşver! Bazı şeyler yokken güzel.’’ diyerek ‘ben seni sen olmadan da yaşarım’ demeye getiriyor Özdemir Asaf. ‘’Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya Bunun verdiği mutluluk da az değil ki’’ diyor, Cemal Süreya. Kabul ediyor belki de bağımlılığının sevdiğini öldürdüğünü fakat o da Asaf gibi, sevgilisinin yanında olmaması aşkını yaşamasına engel olmuyor, aksine gurur duyuyor ona olan bağımlılığından ve bu bağımlılık ona Biliyorum Sana Giden şiirini yazdırıyor…

 

Anlayacağınız üzere aşk, meşakkatlidir. Sadece sürekli aşkın kendisiyle değil, kaçışı olmayan gündelik işlerle de meşgul olunduğunda, daha yaşanabilir olur. Olgunlaşmış bir aşkta gönlü ferah bir rahatlık vardır. Bu koşullarda iki kişinin birbirlerine ait olması, kendilerini birbirlerine bırakmaları, onu hissetmeleri ve kendilerini onun yerine koyarak düşünmeleri ne güzeldir! Ne keyifli... Aşk, yormadan sevmektir karşındakini…Onu zincirlemek değil, zincirlerinden kurtarmaktır. Onunla bir alan yaratırken birbirine, onun alanına müdahale etmemektir. Onu olduğu gibi kabul etmek ve gönülden, kendi isteğiyle arzu etmektir. Bunların yanına bir de sevgi, saygı ve sadakat eklendi mi, ayaklarının sonsuza kadar yerden kesilmesidir. Şimdi siz karar verin ilişkinizde bağlı mı, yoksa bağımlı mı olduğunuza. Cevabınız ne olursa olsun, kendinize karşı hep merhametli olun. Sevmenin ve sevilmenin tadına varmadan bu dünyadan göçüp gitmemeniz dileğiyle…Aşkla kalın!

362 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page