top of page
yasemintitiz24

Çağın Hastalığı: Dismorfofobi , Siberkondria

Günde kaç defa aynaya bakıyorsunuz? Peki aynada ne gördüğünüzü söyleyebilir misiniz? Ya da soruyu şöyle değiştirelim. Gördüklerinizden ne kadar memnun oluyorsunuz? Bu sorulara verilen olumsuz yanıtların ciddi bir soruna kapı araladığı bir hastalıktan bahsedeceğiz size: Dismorfofobi.

Pek çoğumuz terimsel olarak yabancı kalsak da sıklıkla yaşanılan ve karşılaşılan bir hastalık. Halk arasında ayna hastalığı adı ile bilinen dismorfofobi, kişinin dış görünüşü ile yaşadığı bir savaş halidir. Sürekli aynaya bakarak kusur bulmaya çalışmaktan ve bu kusurları estetik operasyonlarla değiştirmesine rağmen rahatlamayan bir zihnin ürünüdür.




Git gide içe kapanmaya ve asosyalliğe götüren bu buhranlı süreç boyunca milim milim detaylarda boğulur ve büsbütün bir hüsran döngüsünün eşiğine elimizde aynamız ve kafamızda büyük bir büyüteç ile otururuz.

Peki kimdir bu dismorfofobi yaşayan insanlar? Bu, ergenlik sırasında yaşanan basit bir durum mudur yoksa tedaviye ihtiyaç duyulan ciddi bir hastalık mıdır? Gelin hep beraber bakalım.

 

Öncelikle ruhsal sorunlar ile ortaya çıkan ve tedavi edilmediği takdirde depresyon eşliğinde intihara kadar sürükleyen ciddi bir psikolojik hastalık olduğunu belirtmek gerek. Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise insanoğlu olarak hepimizin bedensel olarak istemediğimiz ve rahatsız olduğumuz özelliklerimiz olabileceğidir. Dişlerimizin yamuk olması, bacaklarımızın çarpık olması gibi kişinin rahatsızlık duyacağı somut özelliklerin olması dismorfofobi olduğunu göstermez. Temelinde özgüvensizliğin yattığını söyleyebileceğimiz bu hastalık da ayrıca sosyal çevre ile yapılan kıyaslamanın da etkisini göz önüne alırsak kendini beğenmeme ve yetersiz bulma durumu üst seviyelere çıkabilir. Abartılı makyaj yapma, konuşma sırasında konuyu kendi özelliklerine çekerek kendini kötüleme durumu, olmayan bir kusur uğruna doktor doktor gezmek ve yakın çevresine inandırmak için yoğun çaba sarf etmek gibi belirtileri olduğu gibi tedavi edilmediği takdirde anoreksiya, obezite, depresyon, asosyallik ve siberkondria gibi ciddi sorunlara yol açabileceği bilinmektedir.

 

Siberkondria, teknolojinin gelişmesi ve hastalık kaygısının artmasıyla birlikte internet üzerinden kendine tanı koyma ve tedavi arama sürecine verilen isimdir. Sağlığı konusunda uzun yıllar yoğun kaygılar yaşayan ‘hipokandriyak’ veya hastalık hastası olarak anılan insanlar kendilerinde meydana gelen herhangi basit bir şeyi internet üzerinden yaptıkları araştırma veya okudukları yorumlardan yola çıkarak ciddi bir hastalığa yakalandıklarını düşünüyor. Doktorlar aksini iddia etse bile inanmamayı tercih ediyorlar. Onların nezdinde bir kas ağrısı yorgunluğun değil de tümörün eseri olabiliyor. Anksiyeteyi tetikleyen bu durum hem psikolojik hem de fiziksel olarak insanları yıpratabiliyor. Bu sorunların önüne geçmek için Psikiyatri uzmanlarından destek alınması gerekir.

 

Ve ufak bir yazar tavsiyesi: Sesinizi, burun şeklinizi, kilonuzu, boyunuzu, göz renginizi sevin. Kendinizi sevin. Kulağa ne kadar basit gelirse gelsin başarılarınızı,iyi düşüncelerinizi sesli bir şekilde kendinize söyleyerek ya da not alarak daha iyi hissedebileceğiniz bir yaşam alanı oluşturun.

Sevmeye kendinizden başlayın ve nasıl artarak çoğaldığını keyifle seyredin.

57 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page